Özel okula giden öğrenci sayısı 1 milyonu aştı

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, geçen yıla göre bu yıl özel okullardaki öğrenci sayısının yüzde 40 arttığına işaret ederek, “Çok büyük bir yükseliş var. Geçen yıl 778 bin 235 öğrencimiz özel okulda okuyordu. Bu yıl 1 milyon 95 bin 747” dedi.

AA Editör Masası’na konuk olan Bakan Avcı, eğitim-öğretim desteğiyle özel okula kayıt yaptıran öğrenci sayısına ilişkin soru üzerine, Türkiye’de özel okullaşma oranın OECD ortalamasının altında olduğunu belirtti.

Türkiye’de 2002’de özel okullaşma oranının yüzde 2,3 civarında olduğunu ifade eden Avcı, bu rakamın yüzde 5’in üzerine çıktığını, ancak halen yüzde 15 olan OECD ortalamasının altında bulunduğunu aktardı.

Özel okulların eğitim sektöründe daha etkin olmasını istediklerini ifade eden Avcı, dershane dönüşüm programının da bu amaçla başlatıldığına işaret etti.

Geçen yıl her kademede 166 bin 563 öğrencinin eğitim öğretim desteğinden yararlandığını anımsatan Bakan Avcı, “Bu yıl ise 227 bin 422 öğrenci yararlandı. Toplam şu anda 393 bin 985 öğrencimiz devlet teşviki de alarak özel okullarda okuyor. Geçen yıla göre bu yıl özel okullarda öğrenci sayımız yüzde 40 arttı. Çok büyük bir yükseliş var. Geçen yıl 778 bin 235 öğrencimiz özel okulda okuyordu. Bu yıl 1 milyon 95 bin 747. Şimdi bazıları ‘Siz, zaten özel okullara gönderecek velilere ayrıca destek veriyorsunuz’ diyor. Hayır. Rakamlar ortada. Birçok veli destekle çocuğunu özel okula gönderebilir hale geldi. Bu orta gelir grubundaki insanlarımız için çok yararlı. Ayrıca her özel okulun yasa gereği yüzde 3 oranında burslu öğrenci okutma zorunluluğu var.”

– Suriyeli öğrencilerin sayısının 460 bine çıkarılması planlanıyor

Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin bir soru üzerine de Bakan Avcı, Türkiye’de MEB’e bağlı özel ve resmi eğitim kurumlarında 50 bin, kamplarda 85 bin, kampların dışında sivil toplum kuruluşları, belediyeler veya derneklerin aracılığıyla 110 bin olmak üzere yaklaşık 250 bin Suriyeli öğrencinin eğitim aldığını bildirdi.

Avcı, “Bizim planlamamız inşallah bu yıl sonuna kadar bunu 460 bine yaklaştırmak. Çünkü acil olarak eğitim görmesi gereken nüfus bu kadar” değerlendirmesini yaptı.

ABD’nin aylarca Suriyeli 100 bin mülteciyi kabul edip etmemeyi tartıştığını, Almanya’nın ise en fazla 20 bin mülteciyi kabul ettiğini anımsatan Avcı, “Üstelik bunları da özel olarak seçiyor. Meslek sahibi, eğitimli kaymak tabakasından alıyor. Yani zaten ihtiyaç duyduklarını seçiyor. Tornacıya ihtiyacı var, tornacı seçiyor” diye konuştu.

Türkiye’nin ise insanların mesleğine, mezhebine bakmadan onlar için en iyiyi yapmaya çalıştığını vurgulayan Avcı, ancak Türkiye’nin yaptığı işleri takdir etmekte tutuk davrandığına işaret etti.

Türkiye’nin mülteciler konusundaki tutumunun olağanüstü olduğunu vurgulayan Avcı, “Yaşadığımızın onda birini Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Danimarka yaşamış olsaydı şimdiye kadar en az 3 tane göçmen filmi, şu kadar roman, hikaye, şu kadar barış ödülü, şu kadar Nobel’i bu iş için veriyorduk. Türkiye’ye yabancılar geliyor, ‘Türkiye çok güzel işler yapıyor, hayranız’ diyor, sen de elini taşın altına koy dediğin zaman ‘100 bini tartışalım’ diyorlar” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin alnının ak olduğunu, başkalarının utanması gerektiğini söyleyen Avcı, “Yaptıklarımızın iyiliğini bileceğiz. ‘Eller aya, biz yaya’ filan söylemlerini artık bırakmamız lazım. O da bir marifet ama asıl marifet komşun dara düştüğü zaman bu fedakarlığı göstererek o kadar çocuğu okula almaktır” şeklinde konuştu.

– “Bu ‘yaz boz tahtası’ hikayesi, dershane düzenlemelerinden sonra ayyuka çıktı”

Bakan Avcı, “Paralel Devlet Yapılanmasına ait yurt dışında bulunan okullara” ilişkin soruyu yanıtlarken, Maarif Vakfı’na ilişkin yasanın Meclis kapalı olduğu için çıkmadığını anımsatarak, “İnşallah önümüzdeki dönem muhtemelen yasalaştırılır” dedi.

“Sizin başında bulunduğunuz bakanlık ve mensubu olduğunuz partinin eğitim politikaları genelde, ‘yap boz’ gibi şeklinde eleştirilir. Muhalefet partilerinin eğitimle ilgili kullandığı ifadeler genelde olumsuzdur. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Avcı, eğitimle ilgili tüm konuların her gün artısıyla, eksisiyle değerlendirildiğini, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak ve yanlışları en aza indirmek için çalışıldığını kaydetti.

Bir değişiklik yapıldığında “eğitim yaz-boz tahtasına döndü” diye bağırmanın manasız olduğunun altını çizen Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu ‘yaz-boz tahtası’ hikayesi, Paralel Yapı’ya yönelik dershane düzenlemelerinden sonra ayyuka çıktı. Şimdi, sistematik olarak, Paralel Yapı ile bağlantılı yayın organlarında her gün, Milli Eğitimin nasıl çöktüğüne, okulların ne kadar kötü durumda olduğuna, öğretmenlerin ne kadar zor şartlarda çalıştığına dair haberler görüyorsunuz. Ben kahin değilim, filanca gazetenin yarın ne yazacağını bilmem ama önümüzdeki dönemde her gün ‘çatısı akan okul’, ‘penceresi olmayan okul’, ‘okula terlikle giden öğrenci’, ‘yemekten zehirlendi’ haberleri göreceksiniz. Üstelik artık Paralel Yapı bunu o hale getirdi ki kendi organlarının dışında ona da paralel olan bazı yayın organları da kullanıyor. Aslında onlarla alakası yok, bazı gazeteler, onlar kendilerini biliyor. Kendi gazetelerinde yazdıkları zaman artık yeterince inandırıcı olmadığını görmeye başladıkları için onları kullanarak, onlar üzerinden bu tür dezenformasyon yapıyorlar.”

– “Eksiklerimiz var, bunu biz söylüyoruz”

MEB’le ilgili “Bu kadar çok bakan değişir mi” eleştirisinin de gündeme geldiğini anımsatan Avcı, “Başka bakanlıklarda ne kadar değiştiyse burada da o kadar değişti. Beş bakan değil dört bakan değişti. Erkan Mumcu’yu sayma, Erkan Bey üç ay bakanlık yaptı, sonra Hüseyin Bey ile becayiş ettiler. Değişen bakanlar, farklı partilerin bakanları değil” ifadesini kullandı.

Projelerin pek çoğunun daha önceki bakanlar tarafından başlatıldığını aktaran Avcı, bu projelerin hiçbirinin bir gecede “Yarın eğitimi şöyle yapayım, sınavları böyle yapayım” diye ortaya çıkmadığını belirtti.

Projeler için önce çalıştayların, kamuoyu yoklamalarının, pilot uygulamaların yapıldığını, aksaklıkların belirlendiğini ve buna göre tekrar düzenlemeye gidildiğini anlatan Bakan Avcı, şunları kaydetti:

“Bunları yapınca da birileri çıkıp ‘eğitimi yaz boz tahtasına çevirdiniz…’ Ne istiyorlar? Hiçbir şeye dokunmayalım. Yaz-boz tahtası ne demek, hiçbir şeyi elleme, her şey aynı kalsın, her şeyden memnunuz demektir. Eğer her şeyden memnunlarsa onu söylesinler. Şunu demiş oluyorlar, ‘Ne güzel işler gidiyordu, işler çok düzgündü, iyiydi, Milli Eğitimin yaptığı her şeyden biz çok memnunuz, lütfen hiçbir şeyi değiştirmeyin.’ Hayır, biz memnun değiliz. Eksiklerimiz var, biz söylüyoruz bunu, kalabalık sınıflarımız var, öğretmenlerimizin hizmet içi eğitime ihtiyaçları var, oryantasyon eğitimine ihtiyacı var.”

Şubattan itibaren öğretmenlerin, danışman öğretmen nezaretinde staja alınacağı açıklandığında bazı medya gruplarının “öğretmen alımında her şey değişti” şeklinde haberler yaptığını hatırlatan Avcı, “Hayır, öğretmen alımında her şey değişmedi, daha iyileşiyor. Bir adım daha ileri götürüyoruz” dedi.

– “Birinin başlattığını öteki bozmadı”

Avcı, Eğitim Bilişim Ağı’ndan (EBA) 7,5 milyon kişinin yararlandığını, yapılan düzenlemelerle sistemin daha iyi hale getirildiğini vurguladı.

Cumhuriyet tarihinde Milli Eğitim Bakanlarının ortalama görev süresinin 12 ay olduğunu aktaran Avcı, AK Parti iktidarlarındaki tüm Milli Eğitim Bakanlarının, bu ortalamanın üzerinde bir sürede görev yaptığını, kendisinin de 3 yıldır bu görevde bulunduğunu kaydetti.

– “4 4 4 oturmuştur, çocuklarımız da velilerimiz de memnun”

Eğitimin “yaz-boz tahtasına dönmemesi” için vatandaşlarının kendilerine oy vermesi gerektiğini belirten Avcı, “Çünkü ‘Ben, 4 4 4 düzenlemesini kaldıracağım.’ Ne yapacaksın? ‘8 bilmem ne yapacağım.’ İşte yaz boz tahtası budur. 4 4 4 oturmuştur, çocuklarımız da velilerimiz de öğretmenlerimiz de bundan fevkalade memnun. Her çocuğumuzun kendi özel yeteneğine göre yollar belirlenmiştir. 8 yıl tek tip eğitim demek, bütün çocukları biz tekrar aynı kulvara toplayacağız demektir. Yaz boz tahtası, budur” diye konuştu.

Yapılanların ortada olduğunu, yapmak istenenlerin de açıklandığını ifade eden Avcı, “Birileri de diyor ki ‘Ben bunların hepsini değiştireceğim.’ En çok da eğitimde diyorlar. Vatandaş yaz-boz tahtasına dönmesini istiyorsa onlara oy versin, bu istikrarın devam etmesini, bunların daha ileriye gitmesini istiyorsa da bizim devamımıza imkan sağlasın, bizi namerde muhtaç etmesin” değerlendirmesinde bulundu.