Bilgiç, Dışişleri Bakanlığında düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemdeki mevzuları değerlendirdi.
Bilgiç, İngiltere’deki diplomatların bir Türk bankasındaki hesaplarının dondurulmasıyla alakalı bir soru üstüne, kararın 2014-2015 yıllerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde alınan bir mahkeme kararı çerçevesinde, “ihtiyati önlem” niteliğinde bulunduğunu belirtti. Konunun Londra Büyükelçiliği yönünden İngiliz makamlarının ilgine getirildiğini, İngiltere Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak girişimlerde bulunulduğunu izah eden Bilgiç, şu şekilde devam etti:
“Biliyorsunuz, diplomatik temaslarin uygulanmasına dair anayasa niteliğinde birtakım uluslararası anlaşmalar var. Bunlar 1961 ve 1963 tarihli diplomatik ve konsüler temaslar ile alakalı Viyana sözleşmeleri. Bu hesapların dondurulması bu her iki sözleşmeye de aykırılık teşkil etmektedir. Bu hesapların dondurulmasıyla İngiltere diplomatik ve konsüler misyonlarımızın çalışmasını aksatmış ve Viyana sözleşmelerine aykırı davranmıştır. Tabii bu tür bir işlemin bizim amacıyla kabul edilmesi olası değildir. Bu nedenle meşru bir itiraz süreci başlatılmıştır. Tabii bizim beklentimiz bu hesapların üzerindeki kısıtlamaların, önlem kararlarının ivedilikle kaldırılması ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin İngiltere yönünden yerine getirilmesi. En kısa vakitte esasen meşru itiraz sürecinin sonuç vermesini bekliyoruz.”
Kıbrıs’taki müzakere sürecinin hala devam ettiğini anımsatan Bilgiç, “Müzakere süreci devam eder iken ve siyasi bir çözüm bulmaya çalışırken bu tarz yöntemlere başvurmak, gerçekten müzakere sürecinin içerisinde varbulunduğu olumlu ortama zedeleyici kalite taşımaktadır” diye mevzuştu.
– Başika’daki üsse DAİŞ hücumsı
Irak’ın kuzeyindeki Başika Kampı’na dün akşam saatlerinde DAİŞ yönünden yapılan hücumyla alakalı soruya Bilgiç şu şekilde yanıt verdi:
“Başika mevzuu ile alakalı, Sayın Cumhurbaşkanımız az evvel bir soruya yanıtla birtakım detaylar verdi. Dün akşam itibariyle bilhassa sosyal medyada, Başika’daki askeri eğitim merkezine bir hücum bulunduğu ve iki askerimizin şehit bulunduğuna dair haberler yayıldı. Bunların doğru olmadığını esasen dün ve bugün yine vurguladık. Tabii mevzuyla alakalı şeklinde emniyet makamlarımızla ilişkide bulunduk. Dün akşam itibariyle bilhassa Başika’daki üs bölgesine yönelik şeklinde bir hücum bulunduğunu onlar da teyit ettiler. Ancak bu hücumda, rastgele bir askerimizin şehit olması ya da yaralanması söz mevzuu değil.”
Bilgiç, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin, ABD Başkanı Barack Obama ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi ardından Beyaz Saray’ın görüşmeyle alakalı açıklamalarını değerlendirmesinin istenmesi üstüne, şunları kaydetti:
“Aslında bizim yaklaşımımızla Obama’ya atfedilen ifadeler arasında rastgele bir çelişki bulunmuyor. Bizim başından beri, Başika’daki mevcudiyetimiz ve Irak’taki varlığımız Irak makamlarının bilgi kapasitesi dahilinde. Mart 2015’ten bu yana da Irak makamlarının isteği ve bilgi kapasitesi dahilinde bu eğitimler veriliyor. Geçen yıl temmuz ayında Irak Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’yi ziyareti esnasında bu mevzu da gündeme gelmiş ve Sayın Bakan basın toplantısında Musul’daki gönüllülere eğitim verdiğimizi söylemişti. Irak Savunma Bakanı geride bıraktığımız yıl Başika kampını ziyaret ederek yetkililerden bilgi almıştı. Biz DAİŞ’e karşı mücadelede Irak’ın beraberinde olmaya devam ediyoruz. Irak makamlarıyla koordinasyon halinda bu tür devam edecek.”
– İİT Toplantısı
Sözcü Bilgiç, Mısır basınında yer alan Sisi’nin, Türkiye’de yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısına çağrı edildiğine dair haberlerin sorulması üstüne, Mısır’ın İİT’nin üyelerinden biri ve halihazırda zirvenin devre başkanı bulunduğunu hatırlatarak, “Mısır, 15 Nisan’da İstanbul’da düzenlenecek bulunan zirveye tabiatıyla çağrı edilecek. Şu aşamada zirveye dair resmi çağrıler şimdilik iletilmedi. Mısır’ın söz mevzuu zirveye hangi düzeyde iştirak edeceği kendi makamlarınca belirlenecektir” ifadesini kullandı.
Bilgiç, İsrail’in Türkiye ile Mısır arasında arabuluculuk uygulamak istediğiyle alakalı haberleri “spekülatif” şeklinde nitelendirdi. “İsrail’le temaslarimizde bir normalleşme süreci yaşıyoruz” diyen Bilgiç, İsrail’le yürütülen müzakerelerin içeriğiyle alakalı soruyu yanıtsız bıraktı.
PYD’nin Fırat Nehri’nin batısına geçtiği yönündeki haberlerin sorulması üstüne Bilgiç, söz mevzuu haberlerin doğru olmadığını söyledi.
Benzer yayın organlarında, birbiri ardına yayımlanan haberlerin taşıdığı çelişkilerin esasen bu haberlerin doğruluğu ile alakalı soru işaretlerini meydana koyduğuna ilgi çeken Bilgiç, “Teşrin çevresinde Suriye Demokratik Güçleri’nin bir mevcudiyeti bulunduğunu biliyoruz ama bizdeki bilgi nehrin batısındaki sınırın mevcudiyetinin Araplardan müteşekkil bulunduğu yönündedir” ifadesini kullandı. Türkiye’nin PYD ve YPG’ye dair tutumunun belli bulunduğunu yineleyen Bilgiç, bunu da hem Türkiye’nin müttefiklerine hem de kamuoyuna gayet açık ve net bir biçimde ifade ettiklerini belirtti.
– İran Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığına çağrılması
Bilgiç, İran’ın Ankara Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığına çağrılarak, İran resmi makamlarına bağlı birtakım basın organlarında yer alan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti ile bu ülkede infaz edilen idam cezaları arasında bağ kuran yayınlara hemen son verilmesi isteğinin iletilmesiyle alakalı, Büyükelçi Ali Rıza Bigdeli’nin, randevusu bulunduğu amacıyla Dışişleri Bakanlığına gittiği yönündeki açıklamasının hatırlatılması üstüne şu şekilde mevzuştu:
“Büyükelçi’nin sahip olunan bir randevusu vardı, buraya geldiği zaman ama bu mevzu esasen içerikten bağımsız bir mevzu. Belki randevu olmasaydı da Büyükelçi’yi çağırıp bu mevzuları kendine iletecektik.”
– Suriye’deki insani durum
Sözcü Bilgiç, Suriye’de yaşanan açlıkla alakalı şeklinde da Birleşmiş Milletler’le Suriye idaresi arasında anlaşmaya varılması halinda Türkiye’nin yardımların iletilmesi mevzuu ile alakalı yardımcı olup olmayacağıyla alakalı soru üstüne, Türkiye’nin Suriye’deki hali kaygıyla takip ettiğini, mevzunun BM Emniyet Konseyi’nde ele alınması yönündeki çabaları desteklediğini söyledi.
Türkiye’nin Suriyelilere karşı açık kapı politikası uyguladığını anımsatan Bilgiç, Madaya’da 40 bin bireyin sistematik bir biçimde açlığa terk edilmesinin kabul edilemez bulunduğunu vurguladı. Dünya vicdanının bu mevzuta ses vermesi gerekliliğini bildiren Bilgiç, BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi yönünden yayınlanan açıklamayı hatırlatarak, bölümde 400 bin bireyin halindan kaygı duyulduğunu ifade etti. Türkiye’nin esasen elinden gelinden gelen çabayı gösterdiğini kaydeden Bilgiç, mevzuyla alakalı yapabileceği bir şey olması halinda gerçekleştirmekten çekinmeyeceğini söyledi.
8. Büyükelçiler Konferansı ile alakalı da bilgi veren Bilgiç, Norveç Dışişleri Bakanı Borge Brende, Şili Dışişleri Bakanı Heraldo Munoz Valenzuela, İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Stephen O’Brien, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın konferans kapsamında Ankara’ya geleceğini belirtti.
200 Bin TL Harcadı 20 Ton Üretim Yapacak Murat Dilsiz |
|
SGK Hileli Boşanmayı Affetmiyor |
|
| Trafik Sigortasında Prim İadesi Mert Akça |