Kabuk morfolojisi açısından benzer olan tatlı su midyelerini birbirinden ayırt etmek için morfolojik yöntemlerin yanı sıra moleküler yöntemler ile DNA bazlı bazı metotları da kullandıklarına işaret eden Kebapçı, bu sayede Anadolu popülasyonlarının kendi içlerinde ve Avrupa türlerine göre ciddi farklılıklar gösterdiğini tespit ettiklerini, bu durumun korunmalarının önemini daha da artırdığını bildirdi.
“Önemli ölçüde yok olduklarını tespit ettik”
Avrupa’da 16, Türkiye’de ise 14 tatlı su midyesi türü olduğunu düşündüklerini ve yaptıkları araştırmalarda bunlardan 10’unu incelediklerini anlatan Kebapçı, şöyle devam etti:
“Tatlı su midyelerinin Güney Marmara çevresinde ve Ege Bölgesi’nin endüstrileşmiş kesimlerinde, yoğun tarım yapılan Büyük Menderes ve Gediz havzalarında, ayrıca Akdeniz’e dökülen pek çok derede kuruma ve kirlenme nedeniyle önemli ölçüde yok olduğunu tespit ettik. Özellikle Marmara Bölgesi’nde ve Ege Bölgesi’nin büyük bir kısmında habitatlarının yok olduklarını belirledik. Bu yok oluşun son 20 yıl içinde gerçekleştiğini düşünüyoruz. Yok edici etkenlerin en önemlisi, nüfus artışı ve arıtmanın olmayışına bağlı olarak artan tarım, ev ve endüstri kaynaklı kirlilik. Ayrıca barajlar ve kuruma gibi çevre değişikliklerinin de etkili olduğunu gözlemledik.”
“Mutlaka korunmaları gerekiyor”
Kebapçı, tatlı su midyelerinin filtreyle beslenen canlılar olduğunu, organik madde ve bazı kimyasal maddeleri doğadan uzaklaştırarak suları temizleme görevi üstlendiklerini vurguladı.
Bu canlıların çevre için büyük önem taşıdıklarını aktaran Kebapçı, “Tatlı su midyeleri kirletici organik maddeleri süzerek ekolojik döngü içinde kilit rol üstlendikleri için yok olmalarının nehir sistemlerinin ekolojik dengesi bakımından oldukça olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Bu nedenle mutlaka korunmaları gerekiyor” dedi.
200 Bin TL Harcadı 20 Ton Üretim Yapacak Murat Dilsiz |
|
SGK Hileli Boşanmayı Affetmiyor |
|
| Trafik Sigortasında Prim İadesi Mert Akça |