Türkiye AB ilişkilerinde Kıbrıs Konusu

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) görüşmelerinde yer alan üst seviye bir yetki sahibi, mart ayında 6 AB komiserinin Türkiye’ye gelerek Kıbrıs’ta çözüm süreci başta olmak üzere çoğu konuyla alakalı temaslarda bulunacağını söyledi.

Kıbrıs hususunun Türkiye-AB ilişkilerindeki en mühim gündem maddesi olmasının beklendiğini ifade eden üst seviye yetki sahibi, Türkiye-AB ilişkilerine yönelik gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye-AB ilişkilerinin göç krizi sebebiyle büyük bir canlanma gösterdiğini bildiren yetki sahibi, ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyaretinde AB’nin Türkiye’nin rastgele bir isteği olmadan göç kapsamında Suriyelilere yardım miktarının artırılması, üyelik müzakerelerinin canlandırılması, zirvelere katılım ve vize muafiyetinin öne çekilmesi vaatlerinde bulunduğunu hatırlattı. Üst seviye yetki sahibi, oldukça sonra uygulanan görüşmeler ve son olarak da uygulanan zirveyle şunların nasıl yaşama geçirileceği hususu ile alakalı nihai kararların alındığını anımsattı.

Türkiye’ye Suriyeliler amacıyla kullanmak üzere ileriki 3 milyar avronun 500 milyonunun AB bütçesinden, kalan 2,5 milyar avronun ise üye ülkelerden geleceğini ifade eden yetki sahibi, bu hususta bir ülkenin sorun çıkardığını fakat bunun da aşılabileceğine inandığını söyledi. Yetkili, “Her halükarda o para ileriki ve esasen şu anda Avrupa Birliği uzmanlarıyla bir gereksinim listesi yapılıyor. Ondan sonra para akacak. Paranın gelmesinde bir sorun yok. Hem de 3 milyar avro başlangıç amacıyla verdiği bir para” olarak konuştu.

Vize muafiyeti hususu ile alakalı ise “aslında olacak mı” sorusunun sıkça yöneltildiğini dile getiren yetki sahibi, “Ben bunun olacağına inanıyorum zira esasen AB bunu yapacaktı. Türkiye’nin de Geri Kabul Anlaşması’nda fesih hakkı var” dedi. Yetkili, şu şekilde devam etti:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anlaşmanın yönü olarak yapılması gerekenlerin yerine getirilmesi talimatını Verdi. Geri Kabul Anlaşması haziran ayında yürürlüğe girecek, Daha sonra AB Komisyonu bir tavsiye kararında bulunacak ve Ekim 2016’dan itibaren de bütün Türk vatandaşlarının vizesiz (Schengen ülkelerine) girmesi öngörülüyor. Bu, vatandaşlarımızın Sechengen üzerinden Avrupa’ya rahat rahat girmesidir. Şimdi bir Avusturyalı nasıl bir muamele ile karşılaşacaksa, biz de aynı muamele ile karşılaşacağız. Yani bu, serbest dolaşım değil. Zira serbest dolaşım çalışma iznini de kapsar.”

Zirvelere katılım hususu ile alakalı devresinin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin olumsuz bir etken bulunduğunu anımsatan yetki sahibi, şu anda ise zirvelerin senede 2 kez yapılacağını vurguladı.

Üyelik müzakereleri hususu ile alakalı ise açılması söz hususu bulunan fasıllar önünde Kıbrıs engeli bulunduğunu ifade eden yetki sahibi, şunları söyledi:

“Şimdiye kadar bu engel bulunduğu amacıyla hazırlıklar dahi yapılmıyordu. Şu anda AB Komisyonu’nun yaptığı bütün bu hazırlıkların yerine getirilmesi. Kıbrıs engeli kalktığı anda şunların açılabileceği bir duruma sokacaklar ve aslında Komisyon ve Türkiye bu yönde ciddi çalışmalarda bulunuyor. Kıbrıs hususu ile alakalı bir çözüm olmazsa bu müzakerelerde bir ilerleme olmaz ama Kıbrıs görüşmeleri güzel gidiyor. Şu andaki hava olumlu yönde. Bu senenin ilk çeyreğinde nihai çözümün olacağı varsaseneıyor. Eğer Kıbrıs’ta çözüm olursa o vakit hem vize muafiyeti, hem üyelik müzakerelerin ilerlemesi, hem de Kıbrıs’ın çözümü vesilesiyle 2016 müthiş bir sene olabilir. Kıbrıs çözülmezse vize muafiyeti sağlanır, zirveler de olur ama üyelik müzakereleri tehlikeye girer. Her şey biraz Kıbrıs’a endeksli.”

Üst seviye yetki sahibi, Türkiye’nin bu hususta bakışının gerçekçi bir güzelmserlik bulunduğunu kaydetti.

– AB Komiserlerinden Türkiye’yi ekonomi çıkarması

Türkiye ile AB arasındaki diyalogların da arttığına işaret eden yetki sahibi, 25 Ocak’ta AB Dış İlişkiler ve Emniyet Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu’nun genişleme müzakereleri ve komşuluk politikasından mesul Üyesi Johannes Hahn’ın Türkiye’ye geleceğini, enerji diyaloğu amacıyla 28-29 Ocak’ta alakalı komiserin Türkiye’ye geleceğini ve son olarak da ekonomi diyaloğunun başlatılacağını söyledi.

Üst seviye yetki sahibi, “Mart ayında ekonomi ile alakalı 6 komiser Türkiye’ye ileriki. Bu hiç görülmüş bir şey değil. Komiserlerin hem İstanbul hem de Ankara’da çıkarma yapması bekleniyor. Tüm şunlar ilişkilerde bir normalizasyonu ifade ediyor. İlişkiler bir yere gitmiyordu. Türkiye normal bir aday durumuna dönüyor” olarak konuştu.

– “Schengen sürecini üstlenmek fakat üyelikle olacak”

Üst seviye yetki sahibi, vize muafiyetine dair bir soruyu yanıtlarken, Türkiye’nin muafiyeti aldıktan sonra AB’nin vize siyasetini üstlenmeyeceğinin altını çizdi. “Schengen sürecini üstlenmek fakat üyelikle olacak” diyen yetki sahibi, bundan dolayı Türkiye hangi ülkeye vize uygulamıyorsa o politikanın devam edeceğini vurguladı.
AB’nin, Türkiye’ye esas hak ve özgürlükler, basın özgürlüğü gibi konularda eleştirilerinin mülteci krizi sebebiyle azaldığına dair yorumları değerlendirmesi dilenen yetki sahibi şunları söyledi: “Gündemde göç o kadar çok ön planda ki, başka konular geri planda kalıyor. İlerleme raporunu gördünüz. Bunun dışında açıklamaları da var. Toplantılarda bir grup kaygıları varsa söylüyorlar. Bu yönden bir değişiklık yok. Türkiye’de yeni hükümet kuruldu ve hükümet reform sürecine çok ehemmiyet veriyor. 23’üncü ve 24’üncü fasılların açılmasını öngörüyor. Biz de bu vaatleri söylediğimiz vakit, onlar da oldukça anlayışlı bakıyorlar.”Geri Kabul Anlaşması kapsamında, Avrupa’daki Suriyelilerin Türkiye’ye gönderileceği haberleriyle ilgi soruya yetki sahibi, Suriyelilerin durumunun değişik bulunduğunu kaydederek, “Suriyeliler, classic mülteci konumunda değiller. Gittikleri ülkelerde iltica isteğinde bulundukları amacıyla Geri Kabul Anlaşması’nın kapsamına girmiyorlar. O oldukça çok Afgan, Iraklı, Faslıları kapsıyor” ifadesini kullandı.Suriyeli sığınmacılara çalışma izni verileceğinin açıklanmasıyla alakalı soruya, “Avrupa, kendi ülkelerinde sığınmacılara hangi hakları veriyorsa bizden de onları vermemizi istiyorlardı. Avrupa çalışma izni veriyor. Biz de yeni yasa ile bu izni vereceğiz. Ama hepsinin bizde kalması amacıyla bir baskı yok. Tam aksine meşru olmayan bu akışın meşru bir duruma getirilmesi isteniyor. İnsanlar bu tür bir meşru planlama görürlerse, Ege’de yaşananları görmeyeceğiz. İki umut var. Türkiye’de kaldıklarında bir grup imkanları olabilecek. Kendilerini idame ettirebilecekler ve iş imkanları olacak. Ama Avrupa ülkelerine gitmek istiyorlarsa bunun meşru yolu bulunduğunu bilecekler. Bu çerçevede yaklaşılıyor konuya. Ama hepsi Türkiye’de kalsın diye bir ısrar yok.”Kıbrıs’ta beklenenler olmaz ya da Kıbrıs süreci uzarsa, Türk vatandaşları amacıyla vize muafiyetinin sorunya girip girmeyeceğinin sorulması üzerine, “Vize muafiyetinin bundan etkileneceğini düşünmüyorum” diyen yetki sahibi “Kıbrıs’ta beklenenler olmazsa, yalnızca bundan üyelik sürecimiz etkilenir. Ama vize hususu ile alakalı endişem yok” dedi.