Terör Teşkilatının Sadece İsmi Değişti

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Terör teşkilatı PKK, Türkiye’deki anayasal düzeni silahla yıkmaya yönelik saldırılarını 1984’ten itibaren çoğu değişik isimle gerçekleştirse de esas amacından hiç vazgeçmedi.

Emniyet kaynaklarından derlenen bilgilere göre, 15 Ağustos 1984 21.30’da Eruh ve Şemdinli’de gerçekleştirdiği ilk büyük ölçekli silahlı eylemle ismini duyuran terör teşkilatı PKK, aradan geride bıraktığımız 32 senede değişik isimlerle çoğu alt teşkilat kurdu.

Gerek şehir merkezlerinde gerekse kırsalda güven güçleriyle çatışmaya giren terör teşkilatı, silahlı ve bombalı saldırılarıyla Türkiye’de huzur ve kardeşlik ortamını amaç alarak anayasal düzeni silahla yıkma amacını sürdürdü.

Öncelikli propaganda aracı şiddet, silahlı ve bombalı eylem tespit edilen terör teşkilatı, her ne kadar kamuoyunda kendisine değişik imaj oluşturmaya çalışsa da kurduğu alt kümelerin Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın emri altında olması, bu durumun değişmediğini gösteriyor.

Son dönemde Ortadoğu’daki değişimleri de gözlemleyen, Irak ve Suriye’deki kargaşayı şans bilen PKK, teşkilate eleman kazandırma ve imaj çalışmaları amacıyla sosyal medyayı propaganda aracı olarak kullanıyor.

Uluslararası güçlerin terör teşkilatı DAİŞ’e yönelik operasyonel tutumlarını da kendi lehine değerlendiren teşkilat, Suriye’deki alt uzantıları üstünden uluslararası birlik güçlerine destek veriyormuş gibi görünerek, bir taraftan bölümdeki nüfuzunu genişletirken, diğer taraftan da silahlı gücünü artırıyor.

Türkiye’de ise Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da yakalanmasından sonra söylem değişikliğine giden, Çözüm Süreci’ni lojistik destek ve yeni eleman kazanma vakitci gören ve bu vakit zarfında bilhassa şehir merkezlerine silah ve mühimmat yığınağı yaptığı değerlendiren terör teşkilatı, son dönemde siyasi ve akademik sempatizanlarını da kullanarak “demokrasi” ve “barış” kavramlarının arka kısmına saklanmaya çalışıyor fakat “bağımsız devlet” hayalinden vazgeçmediği görülüyor.

Eylemlerinde bilhassa haklarını savunduğunu iddia ettiği Kürt halkının da amaç olmasıyla tabanı gözünde güç hale düşen terör teşkilatı, bundan kurtulmak amacıyla her seferinde isim değişikliğine gitti.

Gerçekleştirdiği saldırılarda sivillerin katledilmesinin tabanı üstünde oluşturduğu olumsuz etkisi giderebilmek amacıyla isim değiştiren terör teşkilatı, eylemlerinin yerel ve uluslararası kamuoyunda “özgürlük mücadelesi” ve “halk hareketi” olarak algılanması amaçiyle vakit vakit imaj yenilemeye çalışıyor.

Emniyet uzmanları, teşkilatın bu stratejisini “makyaj tazeleme” olarak nitelendiriyor.

Örgüt, 1987-1991 senelerinde “Kürdistan Devrimci Yurtsever Gençlik Birliği”, 1991-2003 senelerinde ise “Kürdistan Gençlik Birliği” adıyla kurduğu alt gruplarla detaylı eylemler gerçekleştirdi. Söz hususu oluşum, 2003-2005 döneminde ise “Kürdistan Özgür Gençlik Hareketi” ismini aldı ve Türkiye’de “Bağımsız Gençlik Hareketi” adıyla etkinlik gösterdi.

Örgüt yöneticileri yönünden kurulan ve 2005-2007 senelerinde “Demokratik Gençlik Konfederalizmi” ismini alan yapı, Türkiye’de de “Yurtsever Özgür Gençlik Hareketi (YÖGEH)” olarak etkinlik gösterdi. Bu yapı, evvel 2008’de isim değişikliğine giderek “Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H)”, ardından da “Yurtsever Devrimci Gençlik Meclisi (YDGM)” ismini aldı ve “Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi (DYGM)” olarak etkinliklerine devam etti.

Örgüt, son olarak YPS (Yekineyen Parastina Sivil) adıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere ülke genelindeki eylemlerini sürdürmeye çalışıyor.

Ulusal ve uluslararası kamuoyunda YPS’nin “halk ve gençlik” hareketi bulunduğunu öne vakitn terör teşkilatınün, güven güçleriyle girdiği çatışmalarda ölenlerin arasında dağ kadrosundan teröristlerin varbulunduğu gerçeğini saklamak amacıyla cesetleri beraberlerinde götürmeye çalıştığı güven ve istihbarat raporlarında yer aldı.

Raporlarda, teröristlerin kaçıramayacaklarını anladıkları cesetleri toprağa gömdükleri ya da oldukça sonra alabilmek amaçiyle kanalizasyona sakladıkları bilgisine yer verildi.

Öte yandan, teşkilatın silahlı eylem güçleri de bu vakitçte birkaç kez isim değiştirdi. “Halk Savunma Güçleri (HPG), Sivil Savunma Birlikleri (YPS), Öz Savunma Birliği (ÖSB)” gibi alt kümelenmelerle eylemlerini devam ettiren terör teşkilatı PKK, vakit vakit çatı ismini de değiştirip “KCK, Kongra-Gel, KKK” gibi isimler alsa da kamuoyunda çift isimle “PKK/KCK, PKK/Kongra-Gel” olarak anıldı.

– SETA Emniyet Çalışmaları Direktörü Doç. Dr. Yeşiltaş

Konuya dair AA muhabirine değerlendirmede tespit edilen SETA Emniyet Çalışmaları Direktörü Doç. Dr. Murat Yeşiltaş, 1978’de kurulan PKK’nın 1984’te ilk hücumunu gerçekleştirdiğini, kongrelerle strateji değişikliğine giden teşkilatın ana isminin kaldığını fakat değişik adlarla toplumsal tabanı denetim etmeye dönük stratejisinin sürdüğünü söyledi.

Özellikle Suriye’deki iç savaşın yoğunlaşması ve çeşitlenmesinden sonra terör teşkilatınün 2012’den itibaren büyük strateji değişikliğine yöneldiğine ilgi çeken Yeşiltaş, kırsala dayalı terör eylemlerinin yanı sıra “şehir gerillacılığı”nın da döneme sokularak, bir anlamda teşkilatle halkın bir arada gibi gösterilmesinin amaçlandığını, bu sayede devletin operasyonlarının yalnızca terör teşkilatıne yönelik olmadığı, aynı vakitte tüm halka yönelik bulunduğu imajı verilmek istendiğini söyledi.

– “Örgüt, devamlı estetik ameliyat oluyor”

Yeşiltaş, teşkilatın devamlı makyaj tazelemeye gereksinimi bulunduğunu vurguladı.

Yeşiltaş, şunları kaydetti:

“Örgütün devamlı makyaj tazelemeye gereksinimi bulunduğunu, Türkiye’nin içerisinde tespit edilen her büyük dönüşümde ya da bölümde yaşanan büyük dönüşümlerde tabiri caizse kendisine estetik ameliyatı yaptığını görüyoruz. Kendini temizlemeye çalışan teşkilat, komuta kademesiyle ilgisinin olmadığı, toplumun tabanından gelen değişik kümelerin, gençlerin, kadınların, diğer kümelerin bir vakitci inşa ettiklerine yönelik imaj meydana koymaya çalışıyor. Esasında tam manasıyla PKK’nın yeni estetikleşme vakitci. Avrupa’nın PKK’ya bakışı, Suriye’deki PYD’ye bakışı değişmeye başladı.

Avrupa’nın bu değişimi, kendisini bu şiddet ortamından arındırarak konsolide etmeye çalıştığını görüyoruz fakat tüm olarak baktığımızda en ufak birime, bir mahalle içerisinde teşkilatlenen ya da şehir ölçeğinde teşkilatlenen birime kadar, tüm alt teşkilatlerin PKK ile direk organik bağı varbulunduğunu, o olmaksızın tüm uygulananmaların şehir tabanında olası olamayacağını söylememiz gerekiyor.”

Yeşiltaş, “PKK dışında gözüken tüm teşkilatlanmalerin, ilgi ederseniz alfabedeki tüm harfleri bir araya getirerek, değişik kombinasyonlarla yeni isimler ürettiklerini görüyorsunuz. Bunun iki manası var. Birincisi, PKK’nın direk bu sorunlere dahil olmadığını göstermeye çalışmak, ikincisi de teşkilatlanmanin başarıya ulaşamaması ardından yeni teşkilatlanma modeli meydana koyarak yeni stratejgüzel bu teşkilat üstünden devam ettirmek” diye konuştu.

KCK yönetiminin açıklamalarına bakıldığında da değişik isimlerle uygulanan alt teşkilatlanmalerin tepe yönetimle organik bağı varbulunduğunun anlaşıldığına işaret eden Yeşiltaş, “Özellikle KCK’nın üst seviye yönetimi, devamlı yerelde meydana çıkan silahlı teşkilatlanma biçimlerine diğer gençlerin, halkın destek vermesi gerekliliğini söylüyor. Dolayısıyla bu yönden baktığımızda ciddi bir organik bağ bulunduğunu, PKK’nın direktifleri, komutası ve stratejik konsepti olmaksızın bu teşkilatlerin kendilerini sürdüremeyeceği, var edemeyeceğini çok açık bir biçimde söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Yeşiltaş, terör teşkilatınün var olabilmesi amacıyla belli toplumsal kesimleri mobilize etmesi gerekliliğini anlattı.

Gençlik, yenilik ve demokrasi gibi kavramsallaştırma ve teşkilatlanmaler vasıtasıyla şiddeti resmen politize, Romantize eden anlayışın benimsendiğine ilgi çeken Yeşiltaş, “Üniversite seviyeinde ya da toplumun değişik kesimlerinde gençler seviyeinde, kendilerini bu vakitcin amacıylae dahil ederek resmen güven krizi meydana getirmek ve bu güven krizi amacıylae devleti çekmek… Devletin bu güven krizi içerisinde müoldukçaleci tavrı oldukça çok meydana çıktıkça, kendilerini mağdur konumda göstererek gerçekten ‘demokrasi ve Kürt halkının hakları amacıyla savaştıkları’ olarak yasal zemin oluşturma gayreti bulunduğunu görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

– Örgüt, “mahalle baskısı” yapıyor

Yeşiltaş, PKK’nın kadınlar, yaşlılar, gençler ve öğrenciler ile kamu kurumları ve üniversitelerde teşkilatlenerek, çok ciddi hiyerarşik uygulananma içerisinde bulunduğunu dile getirdi.

“Kimin teşkilate destek verdiğini, kimin destek vermediğini çok rahat biçimde meydana koymuş oluyorsunuz” ifadesini kullanan Yeşiltaş, şunları belirtti:

“Dolayısıyla demokratik bir sorun gibi gözükürken, gerçekten tek merkezden hiyerarşik biçimde uygulanan, denetim üstüne kurulan mekanizma meydana çıkarmış oluyor. Nitekim, kamuoyuna da basına da yansıyan, mesela bir cenazeye gitme hususu ile ilgili insanlara ne tür mesajlar gittiğine bakmak lazım. Adeta tehdit sahibi olan mesajlar, bundan dolayı bir mahalle ölçeğinde böylesi bir teşkilatlanmaye katıldığınız vakit bundan sonra o teşkilatın teşvik etmiş, çağırmış bulunduğu tüm toplantılara, eylemlere katılmak mecburiyetinde kalıyorsunuz. Dolayısıyla bu yapıdan kaçış yokmuş gibi.

Aynı vakitte demokrasinin tüm kavramlarının kullanıldığı zira bunların hepsi sivil toplum teşkilatı normalde, baktığınız vakit, bu, bir dilemma, ikilem. Terör teşkilatınün de bunu olası bulunduğu kadar kullanmaya çalıştığını, değişik kavramlarla da yasallaştırmaya çalıştığını görüyorsunuz.”

– “İmaj değiştirmeye çalışıyorlar”

Yeşiltaş, PKK’nın büyük bir imaj ve algı derdi bulunduğunu vurgulayarak, terör imajının değişik dönemlerde değiştirilmeye çalışıldığını söyledi.

Esasında yapının aynı bulunduğunu açıklayan Yeşiltaş, şunları dile getirdi:

“Şöyle bir şey düşünün, bir çocuk olarak meydana çıkıyor, gençlik devresi, olgunluk ve yaşlılık evresi var ve ardından ölüm evresine girecek. PKK, gerçekten bu. O değişik evrelerde kendisini oldukça güzel göstermek amacıyla insan bedenine uygulanan estetikler gibi düşünün. Belli dönemlerde bedeninin belli bölgelerine estetik yaptırıyor ama o stratejinin oluştuğu, o şiddetin inşa edildiği bölge tespit edilen beyinde hiçbir vakit estetik yapamazsınız zira orasının değişme olanağı çok olası değildir.

Dolayısıyla beyin, zihin aynı. Merkezinde terör tespit edilen beden var, bu teşkilatın değişim göstermesini bu bağlamda ele alabilmek lazım. Yani ne isimde, hangi değişik tipte olursa olsun, devamlı merkezinde terörün ya da siyasal şiddetin ve devamlı toplumu da radikalize etme eğiliminde tespit edilen bir yapı.”

Terör teşkilatınün devamlı mevzi kaybettiğini ve güven güçleri karşısında şehirlerde tutunamadığını izah eden Yeşiltaş, yeni kurulan YPS’nin değişik şehirlerde terör etkinlikinde tespit edilen kesimleri bir araya getiren yeni teşkilatlanma şekli bulunduğu verisini paylaştı.

Yeşiltaş, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Şehirlerde güya gençlerin direndiği’ olarakki propaganda, gerçekten PKK’nın yapmış bulunduğu bir şey. Bu gençlerin dağdan gelen terör teşkilatı militanları yönünden eğitildiğini, Şırnak’ta bilhassa Cizre ve Silopi gibi bölgelerde dağ kadrosuyla direk çatışmanın içerisinde yer aldıklarını görüyoruz. Bu bakımdan PKK’nın kendisini gerçekten ‘şirin gösterme ve bir halk direnişi bulunduğu’ olarakki imaj meydana koyma argümanlarının da doğru olmadığını söylemek lazım.

Tecrübeli PKK’lıların da bu son şehir çatışması içerisinde yer aldığını rahatça söyleyebiliriz, o bakımdan.”