Görme ve konuşma bozuklukları tümör habercisi olabilir

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Memorial Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Eksperi Prof. Dr. Hakan Oruç, ansızın meydana çıkan görme kayıbı, yürüme problemleri, geçmeyen baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi yakınmaların beyin tümörü belirtileri olma ihtimalini bildirdi.

Oruç, yaptığı yazılı açıklamada, meydaan getirdiği hayati risk sebebiyle başlangıçta ürkütücü bir tabloya sebep bulunan beyin urlarının, doğru vakitte, makul tedaviyle denetim altına alınabileceğini ifade etti.

Birçok nörolojik hastalıkla benzer şikayet ve belirtilera sebep bulunan tümörlerin güzel ve kötü huylu olmak üzere iki takımda ele alındığını altını çizen Oruç, urun belli bir boyuta ulaşmasının sonrasında fonksiyon kayıbına yol açabildiğine değindi.

“Aniden meydana çıkan görme kayıbı, yürüme problemleri, geçmeyen baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi yakınmalar beyin urunun habercisi olabilir” verisini veren Oruç, şunları kaydetti:

“Daha evvel hiç olmadığı durumda nöbet geçirmek, bedenin bir evresinde duyu ya da kuvvet kayıbı gelişmesi, kısa vakitte ilerleyen görme, işitme kayıbıyla çift görme, hafıza ve davranış, konuşma bozuklukları, dengesizlik ve yürüme problemleri, hormonal problemler ve buna bağlı klinik

semptomlar, baş ağrısıyla birlikte bulantı, kusma gibi şikayetler beyin urlarının başlıca belirtileri arasında yer alır. Hastada beyin urune işaret eden belirtiler olması halinde ilk yapılması lüzumen, tam nörolojik muayenedir. Eğer muayene belirtileri bir tümör ihtimalini düşündürüyorsa hastaya MR ve lüzum görülürse ek şeklinde bilgisayarlı tomografi çekilmelidir. Tümör tanısında bu tetkikler genelde yeterli bilgi sağlamakla birlikte, oldukça ileri bilgi edinmek ve tedavinin planlanması hedefiyle işlevsel başka yöntemlere başvurulabilir.”

– “Beyin urlarının tedavi tekniği şahsa hususi şeklinde belirlenmeli”

Prof. Dr. Oruç, son senelerde standart yollarla uygulanan araştırmalara ek şeklinde kullanılmaya başlanan yöntemlerin urun hücre tipinin ve muhtemel biyolojik davranışının belirlenmesinde etkili olduğuna ve bunların en makul tedavi şemasının seçiminde mühim rol oynadığına ilgi çekti.

Tedavide hastanın hayat kalitesinden taviz vermeden tümörü yok etmeyi ya da hastalıksız sağkalım zamanını uzatmayı hedeflediklerini altını çizen Oruç, şu değerlendirmede bulundu:

“Beyin tümörlerinde tedavi tekniği şahsa hususi şeklinde belirlenmelidir. Buradaki ilk ve en mühim alternatif lezyonun cerrahi şeklinde çıkarılmasıdır. Cerrahi tedavide belirleyici bulunan faktörler urun tipi, yerleşim yeri, hastanın yaşı, genel hali ve hastada operasyon kararını etkileyebilecek ek sistemik problemlerın olup olmamasıdır. İyi huylu tümörlerin tam ya da tama yakın çıkarılmasıyla ek tedaviye lüzum duyulmadan uzun ve sıhhatli bir hayat elde edilebilir. Kötü huylu tümörlerde cerrahi tedaviye ek şeklinde hastaya radyoterapi ve kemoterapi verilmesi lazım olur ve bu yöntemler hastalığın tekrarlama ihtimalini azaltarak sıhhatli hayat zamanını uzatır.”