Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Koç Holding’in kurumsal dergisi Bizden Haberler’in son sayısında yayınlanan röportajında, dünyada müthiş bir rekabetin başlayacağını belirterek “Bizim de o rekabete ayak uydurmamız şarttır” dedi.
İşte Rahmi Koç’un dünya ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin sorulara verdiği yanıtlar:
Yeni dünya düzenini değerlendirdiğinizde ülkelerin konumlarını belirleyen unsurların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Makro açıdan bakıldığında Türkiye’nin elini güçlendiren şartlar neler?
Cenab-ı Hak bütün ülkelere bazı dezavantajlar ve avantajlar vermiştir. Her ülke, bu avantaj ve dezavantajlara göre ekonomisini, politikasını ve dünyadaki konumunu idare etmek durumundadır. Türkiye’nin güçlü ve zayıf tarafları hepimizce malumdur. Jeopolitik durumumuz kuvvetli yanlarımızdan biridir. Bunu en iyi şekilde değerlendirerek global oyuncuların arasına girmemiz kaçınılmazdır.
Diğer taraftan ülkeler ekonomik güçlerine göre saygınlık görürler. Almanya gibi ekonomisi kuvvetli olan bir ülkenin gördüğü itibar ve taşıdığı ağırlıkla, küçük bir ekonomisi ve müflis bir durumu olan başka bir ülkenin aynı kefeye konulması mümkün değildir. Dolayısı ile memleketimizin de jeopolitik konumu yanında kuvvetli bir ekonomisinin olması şarttır. Gerek Orta Doğu’da gerek Batı’da gerekse global oyuncular arasında olsun; ekonomik ve politik güç çok önemlidir. Uzun ya da orta vadeli, ayağı yere basan politik ve ekonomik programların yapılması kaçınılmazdır. Eğer bu dünyada bir yere geleceksek bizim de onlara uymamız gerekir.
“DIŞ POLİTİKA TAVLA OYNAR GİBİ DEĞİL SATRANÇ OYNAR GİBİ HESAP EDİLMELİ”
Gelecekte tüm dünyayı etkileyecek risklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz? Bu bağlamda ülkelerin dış politikada nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?
Dış politikanın tavla oynar gibi değil satranç oynar gibi hesap edilmesi ve ele alınması kaçınılmazdır. Yani başka bir deyimle kısa vadeli değil, daha uzun vadeli hesaplamak lazım. Dış politikada küsmek, darılmak, gücenmek yoktur. Dış politikada nokta yoktur, yani cümlenin ucunun açık olması lazımdır. Dış politikada ne alıyorsunuz, ne veriyorsunuz çok ince hesap edilip ona göre götürülmesi icap eder.
Son zamanlarda Batı dünyasında, gitgide kuvvetlenen milliyetçilik, korumacılık ve içe kapanıklığı görüyoruz. Bu durumun çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Bilhassa Donald Trump’ın Amerikan Başkanı seçilmesinden sonra, seçim kampanyasında da devamlı üzerine bastığı istikamette işlerini idare edeceğini zannediyorum. Önümüzdeki sene Avrupa’nın pek çok ülkesinde seçim olacak, iş başına gelecek hükümetler de benzer bir yolu seçerlerse bu dünya için tehlikeli bir durum arz eder. Zira İkinci Dünya Harbi’nden bu yana sulh içerisinde yaşandı ve büyük atılımlar yapıldı. Zenginlikler oldu, insanların geliri yükseldi, refaha kavuştular. Korkarım ki bu sulh seneleri tersine dönmesin.
“SAYGINLIĞINIZ OLURSA SÖZÜNÜZ GEÇER”
Peki ortaya çıkan bu tabloda büyük şirketlerin nasıl bir rolü var? Sizce bu rekabet içerisinde Türk iş dünyası kendisini nasıl konumlamalı?
Ekonomik olarak büyük bir ülke olmayabilirsiniz fakat saygınlığınız olursa sözünüz daha çok geçer. Dünyamız gitgide küçülüyor, hudutlar kalkıyor, emek, sermaye ve mallar rahatça dolaşıyor. Vaktiyle imkânı olmayan insanlar da bu rekabetten nasibini alıyorlar ve kaliteli malları en ehven fiyata elde edebiliyorlar. Dolayısı ile bu durumun devam etmesi çok önemlidir.
Global şirketlerin gücü neredeyse hükümetlerin gücünden daha fazla hale geliyor. Bu ileriki tarihlerde daha da önem kazanacaktır ve bu şirketler hükümetleri dikte eder duruma geleceklerdir. Bunları ileride göreceğiz.
“DÜNYADA MÜTHİŞ BİR REKABET BAŞLAYACAK”
Siber dünyada başka bir konu daha önem kazanıyor; taşıyanla taşınanın arasındaki fark… Örneğin Amerika’daki AT&T şirketi Time Warner’ı 85 milyar dolar gibi korkunç bir rakama satın aldı. Sebebi de bunlardan biri taşıyıcı, diğeri de taşınanı üreten. Zarfla mazruf gibi tabiri caizse. Dolayısı ile bu çok önemli bir gelişme. Şu anda hangisinin galebe çalacağını iki taraf da bilmiyor. Bu yüzden de taraflar şiddetli rekabet içerisindeler ve birleşmeye çalışıyorlar.
Böyle bir durumda dünyada müthiş bir rekabet başlayacaktır, bizim de bu gelişmeye ayak uydurmamız kaçınılmazdır. Bu nasıl olacaktır? Başarılı olmak için ya herkesin yaptığını daha iyi yapacaksınız yahut da hiç kimsenin yapmadığı, yepyeni birşey yapacaksınız. Bizim de öyle bir yolu seçmemiz menfaatimiz icabıdır. Onun için de lüzumsuz konularla vakit kaybetmeyip bu gelecek korkunç rekabete şimdiden kendimizi hazırlamamız çok önemlidir, tavsiye ediyorum.
200 Bin TL Harcadı 20 Ton Üretim Yapacak Murat Dilsiz |
|
SGK Hileli Boşanmayı Affetmiyor |
|
| Trafik Sigortasında Prim İadesi Mert Akça |