Alman Parlamentosu, “Soykırım” Tasarısını Kabul Etti

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Alman Federal Meclisi, Türkiye’nin tüm tepki ve uyarılarına rağmen 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak tanımlayan tasarısını büyük bir çoğunlukla onayladı. Alman Meclisi’nde bugün yapılan oylamada tasarı, 1 ret ve 1 çekimser oya karşı kabul edildi.

İktidardaki Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile muhalefetteki Yeşiller’in “1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması” başlıklı karar tasarısının görüşmelerine TSİ 12.25 sularında başladı.

KESİN GÖZÜYLE BAKILIYORDU

Taslak metnin başlığının yanında iki ayrı yerde de ‘soykırım’ kelimesine yer veriliyor. Hıristiyan Birlik, SPD meclis gruplarından yapılan açıklamada ve Alman basınınn haberlerinde oylamada milletvekillerinden önemli bir fire beklenmediği bildirilmişti.

BAKANLARIN ÇOĞU KATILMADI

Tasarının tartışıldığı oturumda hükümet sıralarının çoğu boş kaldı. Tasarının onaylanması halinde Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nu Ankara’ya çağırması bekleniyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Yardımcısı Gabriel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de programları nedeniyle oylamaya katılmadı.

(Merkel ve Gabriel’in koltukları boştu.)

turkiye-nin-tepki-gosterdigi-soykirim_x_8492491_6135_z5[1]

“YAŞANANLARDAN BUGÜNKÜ TÜRK HÜKÜMETİ SORUMLU DEĞİL”

Oturum, geçen yıl 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert’in konuşmasıyla başladı.

Alman İmparatorluğunun da suç ortaklığı yaptığını belirten Lammert, “100 yıl önce yaşananlardan bugünkü Türk hükümeti sorumlu değil. Ama gelecek için sorumluluk taşıyor” dedi.

Lammert, Alman parlamentosu ve parlamenterlere yönelik tehditlerin kabul edilemeyeceğini söyledi ve “Tehditleri kabul etmeyeceğiz ve yılmayacağız” diye konuştu.

Oturumda konuşan Sosyal Demokrat Parti dış politika sözcüsü Rolf Mützenich, “Nereden gelirse gelsin. Bizi tehditlerle sindirmelerine izin vermeyiz” dedi. 1915 olaylarını “soykırım” diye niteleyen Mützenich, “kıyımın savaş esnasında olmasının soykırımı dışlamayacağını” savundu. Mützenich Almanya’nın “suç ortaklığını” da vurguladı.

(Ermeni Cemaati de oturumdaydı)

TASARIDA NELER VAR

“Alman Parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni ve öteki Hıristiyan azınlıklara karşı 100 yılı aşkın bir süre önce başlanan tehcir ve katliamın kurbanlarının anısı önünde saygıyla eğiliyor” denilen metinde, şu ifadeler yer alıyor:

“Dönemin Jön Türkler rejiminin talimatıyla 24 Nisan 1915’te Osmanlı Konstantinopolis’inde 1 milyonu aşkın etnik Ermeni’nin sistematik tehcir ve kıyımı başladı. Onların kaderi 20’nci yüzyılda yaşanan korkunç kitlesel kıyımların, etnik temizliklerin, tehcirlerin ve hatta evet soykırımların bir örneği.”

“UTANÇ VERİCİ” İFADESİ

Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki Alman İmparatorluğu’nun yaşananlardaki rolü için “utanç verici” ifadesi kullanılan metinde, Alman diplomatik temsilcileri ve misyonerlerin açıkça uyarmasına rağmen Almanya’nın o dönem bu insanlık suçunu durdurmayı denemediğine dikkat çekiliyor. Parlamentoya sunulan ortak metinde ayrıca, Osmanlı İmparatorlu’ndaki Asuriler, Süryaniler ve Keldaniler gibi Hıristiyan azınlığın da soykırıma uğradığı iddia ediliyor.

Soykırım iddialarının Almanya’da okulların müfredatlarına konulması ve gelecek kuşaklara aktarılması da istenirken, bunun Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağı belirtiliyor. Alman hükümetinden ayrıca Ermenistan ve Türkiye arasında uzlaşmaya dönük çabaları teşvik etmesi ve desteklemesi de talep ediliyor.

CUMHURBAŞKANI ‘SOYKIRIM’ DEMİŞTİ

Olayların yüzüncü yıldönümünde Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Berliner Dom kilisesinde yapılan anma ayininde ‘soykırım’ ifadesini kullanıp, Birinci Dünya Savaşından beri iki ülke arasında devam eden dostluk ve müttefiklikten dolayı doğan bir sorumluluk, hatta suç ortaklığından bahsetmişti.

Ancak Alman Meclisi, Türkiye ile ilişkilerin hassasiyeti nedeniyle konudan uzak durmuş, 1915 olaylarının aydınlatılmasının parlamentolardan ziyade bağımsız tarihçiler tarafından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti.