Darbecilere En Büyük Darbeyi Vuran 5 İsim

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Fethullahçı Terör Örgütü /Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz’daki darbe girişiminden önce örgütle ilgili soruşturma başlatan savcılar ile operasyon yapan polis müdürleri, ihanetin bastırılmasında ve sorumluların kısa sürede ortaya çıkarılmasında büyük rol oynadı.

Ankara Başsavcısı Harun Kodalak ve Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen’in hazırladığı ‘FETÖ çatı iddianamesi’, ihanet şebekesinin devletin bütün organlarını nasıl ele geçirmeye çalıştığını tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştu.

FETÖ’ye ilk soruşturma ve ilk operasyon için düğmeye basan isim ise İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato’ydu. İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın talimatıyla geçen yıl başlayan operasyonlarda çok sayıda şirkete el konuldu, örgütün finans kaynaklarına büyük darbe vuruldu.

İşte darbeci çeteye ilk darbeyi vuranlar:

1- CUNTAYA DARBE VURAN ÜÇ SAVCI

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun…

FETÖ’nün yargıya hâkim olduğu 2013 sonuna kadar aktif görevlere getirilmediler. Kodalak, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili; İşçimen Yargıtay Tetkik Hâkimi; Coşkun ise Şanlıurfa Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapıyordu. FETÖ’nün polis ve yargıdaki unsurlarıyla ilk darbe girişimi olarak nitelendirilen 17-25 Aralık sürecinin ardından 3 isim de aktif görevlere getirildi. Kodalak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, İşçimen terör ve örgütlü suçlara bakmakla yetkili Başsavcı Vekilliği görevine atandı. Savcı Serdar Çoşkun ise yine terör ve örgütlü suçlara bakan Anayasal Düzene Karşı Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevlendirildi. 3 ismin göreve başlamasının ardından Ankara’da FETÖ soruşturmaları hız kazandı. Bu soruşturmalar Başsavcı Kodalak’ın kararlılığı, İşçimen’in koordinasyonu ve Anayasal Düzene Karşı Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli savcıların özverili çalışmaları sayesinde birer birer sonuçlandırıldı.

iste-darbecilere-en-buyuk-darbeyi-vuran-5-isim_x_8647178_016_z1[1]

DOSYALARI RAFTAN İNDİRDİ

Savcı Serdar Coşkun’a 17 Aralık’ın hemen ardından çok özel bir görev verildi. Bu görev “FETÖ ana soruşturması”nı yürütmekti. Hemen işe koyulan Coşkun, 81 ilin emniyet müdürlüğüne yazılar yazdı, FETÖ mağdurlarının ifadelerini almaya başladı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri döneminde açılan ancak sonuç alınamayan dosyaları tozlu raflardan indirdi. Örgütün kuruluşundan mali yapısına varıncaya kadar titiz bir çalışma yürüttü. Bu süreçte tehditler aldı, pek çok güçlükle karşılaştı ama yılmadı. Tıpkı Başsavcı Kodalak ve Başsavcı Vekili İşçimen gibi… Örgütün en tepe yöneticileri sayılan “imamlar”a yönelik operasyonlar düzenlendi, ancak büyük kısmının yurtdışına kaçtığı anlaşıldı. Bu arada İşçimen imzasıyla Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilen gizli yazıda, KPSS şüphelisi kadınların asker kocalarına ait 493 kişilik listenin YAŞ’ta değerlendirilmesi istendi. Nihayet ana soruşturma 2 yılın sonunda tamamlandı. Ancak Savcı Coşkun, soruşturmayı ne kadar tarihi bir dönemeçte tamamladığından habersizdi.

İDDİANAMEDEKİ ŞOK TESPİTLER

Adeta “Darbe geliyor” diyen ve darbeden saatler önce HABERTÜRK’ün manşetten duyurduğu “FETÖ çatı iddianamesi” de yine İşçimen’in koordinasyonunda Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun tarafından hazırlandı.

Coşkun iddianamede FETÖ’nün TSK yapılanması için şok tespitlerde bulunuyordu:

-FETÖ için öncelikli yer TSK’dır. Burada örgüt aşırı bir kadrolaşmaya gitmiştir.

-TSK içerisindeki bu yapı ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaşmıştır.

-Son yıllarda bu örgütten olmayan neredeyse hiç kimse askeri okullara girememektedir.

-Kurmay subaylık sınav soruları önceden elde edilip örgüt mensuplarına itaat ve eğitim kriterine göre verilerek avantaj sağlanmıştır.

-Askeri hâkimler ve askeri pilotlar üzerinde baskı kurulmuş, pilotlar TSK ile ilişiklerini keserek özel havayollarında çalışmaya zorlanmıştır.

-Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda bu yapıdan olmayan veya boyun eğmeyen askeri pilot bırakılmamaya çalışılmıştır.

-General ve amiral düzeyinde bir kısım yöneticilerin halen bu yapıdan olmadığı ancak yaşları ilerleyen ve birkaç yıl içinde emeklilikleri dolacak olan bu kişilerin yerine gelecek askeri bürokrasi yöneticilerinin örgütle bağlantılı oldukları iddia edilmektedir.

-TSK, 2006 yılından itibaren başlayan paralel yapının asimetrik, psikolojik harekâtlarına dayanamamış, silahlı ve devletin en etkili gücü paralel yapı karşısında pes etmek zorunda kalmıştır…