Çarşı davasının gerekçeli kararı açıklandı

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Gezi Parkı vakalarına dair aralarında Beşiktaş doğrultutar grubu Çarşı mensuplarının da varbulunduğu 35 sanığın, “darbeye teşebbüs, teşkilat kurmak yönetmek, üye olmak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, kamu vazifelisine direnmek ve devlet malına zarar vermek” suçlarından beraat ettiği kararın gerekçesi açıklandı.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 35 sanığın yargılandığı ve 29 Aralık 2015’te karara bağlanan davanın 57 sayfalık gerekçeli kararını doğrultu avukatlarına dağıttı.

Kararda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, kuşkuluların eylemleri, telefon konuşmaları savunmaları ve savcılığın duruşmada verilen 11 Eylül 2015 tarihli mütalaaya da yer verildi. Sanıkların tamamının, Beşiktaş Jimnastik Kulübü (BJK) doğrultutarı oldukları, kendilerini “Çarşı” doğrultutar grubu şeklinde isimlendirdikleri, aralarında grup doğrultutarlığından ve sosyal paylaşımlardan kaynaklanan arkadaşlık ve arkadaşlık teması dışında, hiyerarşik yapı, vazife dağılımı, organizasyon şeması, parasal kaynaklar, silah mühimmatı, saklılık temelleri bulunmadığı belirti edilen gerekçeli kararda, Çarşı grubunun, grup doğrultutarlığından kaynaklanan, legal sosyal etkinlikler dışında rastgele bir illegal etkinlik içerisinde de bulunmadığı aktarıldı.- İddialar her sanık amacıyla somutlaştırılmadıGrubun 2013 senesi haziran ayındaki Taksim Gezi Parkı protestolarını düzenleyen yapı içerisinde bulunmadıkları ve bireysel ya da topluluk durumunda, anameşru bir hak bulunan ve demokratik ifade özgürlüğü içerisinde kalan manada, Taksim Gezi Parkı protestolarına katıldıkları bahsedilen kararda, sanıkların, protestoların vakit içerisinde değişik şahıs ya da kümelerin provokasyonu ya da kolluk zorlerinin orantısız zor kullanmaları sonucun da meydana gelen olumsuz hallere ve suç teşkil eden eylemlere, bireysel ya da topluluk durumunda katıldıkları hususunun, her sanık amacıyla ayrı ayrı, gün, vakit ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı ifade edildi.

Sanıkların suç teşkil eden hiçbir eylemi kabul etmedikleri ve suçtan zarar gördüklerini belirti edilen müştekilerin de sanıklarla alakalı rastgele bir suç isnatlarının olmadığı kaydedilen kararda, dava açılması amacıyla yeterli kanıt şeklinde gösterilen baz istasyonu belirlemelerinin, tek başına bir mana ifade etmediği, yan kanıtlerle de desteklenmediği ve bu dosya yönünden, usulüne ideal şeklinde alınmayan telefon görüşme tapelerinin yasak kanıt niteliğinde bulunduğu vurgulandı.

– “Ne biçimde terör teşkilatı kurdukları belirlenmesi yok”

Yine bir kısım sanıklarla alakalı bulunduğu belirti edilen, vaka yeri görüntülerinin de suç isnadıyla örtüşmediği ve emanete alınan malzemelerin de oldukça sonra bir kısım sanıkların ev aramaları neticesinde elde edildiği dile getirilen kararda, sanıkların, ne biçimde terör teşkilatı (silahlı teşkilat) kurdukları, sanıkların hangilerinin yönetici, hangilerinin üye bulunduğu, ne tür yönetsel etkinliklerde bulundukları, üyelerinin kimler bulunduğu ile aralarındaki hiyerarşik yapı, vazife dağılımı, etkinlik organizasyon şeması, silahlı terör teşkilatınün niyeti ve bu hedef amacıyla kullandığı araçlar, parasal kaynaklar, teşkilate özgülenen silah mühimmatı, iş bölümü, saklılık temelleri gibi terör teşkilatlerini teşkil eden somut olgu ve verilerin belirleme edilemediğinin anlaşıldığı aktarıldı.

Gerekçeli kararda, “silahlı terör teşkilatı kurmak, yönetmek ve üye olmak” suçlarından haklarında dava açılan bütün sanıklar hakkında, suçun meşru tipik öğeleri bulunmadığından, ayrı ayrı beraat kararı verilmesinin ideal gördüğünüz ifade edildi.

Tüm sanıklar hakkında, “Türkiye Cumhuriyet hükümetini ortadan kaldırmaya ve vazifesini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçundan da dava açıldığı hatırlatılan kararda, “İstanbul ve Ankara’daki başbakanlık ofislerini işgal edecekleri” yönündeki iddiaya rağmen, sanıkların atılı suçu ideal vasıtalarla işleyerek hedefe ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde, parasal ve manevi alt yapısı oluşturulmuş, vazife paylaşımlı, hiyerarşik yapıda bir eylem şeması ile ve birbirleriyle eskiden geliştirilen biçimde hareket ettiklerine, suçun parasal ve manevi öğeleri ile sanıkların kastlarının, bu suça yöneldiğine dair, her türlü şüpheden uzak, yeterli, net ve somut olgular bulunmadığı ve bu yüzden beraat kararı verildiği dile getirildi.

Gerekçeli kararda, sanıklar amacıyla “şüpheden sanık yararlanır” genel ilkesi gereği beraat kararları verildiği kaydedilirken, “vazifeli memura vazifesini yaptırmamak amacıyla direnme suçundan” dava açılan sanıkların da, kamera görüntülerine göre polislere yönelik direnme suçuna dair bir kanıtlendirme yapılamadığı ve müşteki polislerin ifadesinde, “sanıkların kendilerine karşı bir eylemde bulunmadıklarını” beyan etmeleri sebebiyle, suçun sabit olmaması sebebiyle beraat kararı verildiği ifade edildi.

– “Şüpheden sanık yararlanır”

Tüm sanıkların 2991 sasenesi Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan beraat etmelerinin gerekçesi ise şu şekilde anlatıldı:

“Sanıkların bireysel ya da topluluk durumunda, anameşru bir hak bulunan ve demokratik ifade özgürlüğü içerisinde kalan manada, Taksim Gezi Parkı protestolarına katılmalarına rağmen, protestoların vakit içerisinde değişik şahıs ya da kümelerin provokasyonu ya da kolluk zorlerinin orantısız zor kullanmaları sonucun da meydana gelen olumsuz hallere ve suç teşkil eden eylemlere, sanıkların bireysel ya da topluluk durumunda katıldıkları hususunun, her sanık amacıyla ayrı ayrı, gün, vakit ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı, sanıkların suç teşkil eden hiç bir eylemi kabul etmedikleri, bu durumu ile sanıkların, Anameşru demokratik bir hak şeklinde, toplantı ve gösteriye katılmalarına rağmen, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu manasında suç teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı, dosyada kanıt şeklinde dayanılan dinleme tapelerinin bu suç yönünden kanıt niteliğinde olmadığı, sanıkların cep telefonu sinyal verilerine dayalı belirlemelerinde sanıkların suç teşkil ettiği iddia edilen eylemlerini meydana koymadığı, ilaveten sanıkların işledikleri iddia edilen eylemleri ile alakalı anında akabinde düzenlenen bir tutanağın da bulunmaması karşısında, ‘şüpheden sanık yararlanır’ genel ilkesi gereğince, sanıkların ayrı ayrı beraatlerine hükmedildi.”